Siyah Anne

23 nisan egemenlik ve çocuk bayramı, ne güzel bayramdır o, saf ve temiz çocuk kokusu, evlatlarımızın kokusu ve neşesi sarar etrafı. Ya biz ? Bizde o gün neşe doluyor muyuz? evlatlarımızın geleceği aklımıza gelince ne ile doluyoruz ? kaygı? hüzün? iç çekiş? hangi duygu? hepsi dimi. Ama unutmayın... Yine de bunları kat ve kat bastıracak bir başka duygumuz "aşkımız'' var bizim. Vatan aşkı, var olma aşkı, evlatlarımızın aşkı ve en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk aşkımız var bizim. Bugün inadına neşe dolacağız, güleceğiz, kimse fark etmese de savaşacağız . yeter ki çocuklarımız gülsün, bu güzel günü ve günleri doyasıya yaşasınlar. Bizde onlara eşlik edelim bayrağımızı gururla birlikte sallayalım. Ve diyelim ki, bugün 23 nisan ''inadına'' neşe doluyor insan...

İşte bu sloganla çıkış yapan carte d'Or Selection Mini, yaz gelmeden bana geldi :) Fikrimühim başlattığı kampanya ya beni de dahil etti ve çookk güzel oldu. Migros'dan money club cart'ımla hakkım olan 3 adet selection mini'yi aldım ve tüm ailemle paylaştım. Bu güzel tat'ı bizimle buluşturduğu için emeği geçen herkese teşekkürler...

Bildiğiniz gibi çilek mevsimi açıldı ve çarşıda pazarda dolaşırken buram buram kokusu yüzümüze vurmaya başladı. Bende aldığım çilekleri kızıma nasıl yediririm derken, aklıma işte bu tarifler geldi: 1. Çilekli Mama malzemeler; çilek yoğurt bisküvi şeker (bu tarifte belli bir sayı yada ölçü vermedim çünkü; elinizdeki çileğin büyüklüğüne, yoğurdun koyuluğuna bağlı olarak da, bisküvi sayısı değişiyor) bisküvi istediğiniz şekilde olabilir ben pötibör kullandım siz bebe yada yulaflı bisküvi kullanabilirsiniz. (Benim mama kıvamı tam tutan ölçüm şöyleydi; 10 adet çilek, 2 kaşık yoğurt, yarım paketten biraz fazla bisküvi ve silme 1 yemek kaşığı şeker.) yapılışı; çileklerimizin üzerindeki yeşil tohumlarını soyuyoruz, blendır'dan geçiriyoruz üzerine yoğurdu ve elinizle kırdığınız bisküvileri koyarak tekrar blendır'dan geçiriyoruz. Geri kalan kıvam ayarlama işi size kalıyor. Sulu ise bisküvi ekleyin, koyu ise yoğurt ilave edin. 2. Çilek Hoşafı

Bir çocuğu dünyaya getirip onu hayata hazırlamak, doğruyu yanlışı göstermek tüm anne-babaların başlıca görevidir. Bunun için herkes kendi bildiği, öğrendiği yöntemleri yada doğru olan hangisi ise onu titizlikle çocuğuna uygulamaya çalışır. Bende, bana ''bağımlı'' değil, ''bağlı'' bir çocuk yetiştirmeyi. İleride kendi ayakları üzerinde durabilen, kendine güvenen bir çocuk yetiştirmeyi umut ediyor ve uğraşıyorum. Bu düşüncemin yerleşmesinde öncelik olarak kitapların etkisi var daha sonra da çevremde gördüğüm ''bağımlı'' çocukların. Ana düşünce olarak ''Çocuklarınızın etrafını keşfetmesine izin verin, yapacağı ve yapabileceği şeyleri kendiniz üstlenmeyin.'' Bu ne kadar zor olsa da, yapmamız gerekiyor.Çünkü biz çocuğumuzu, kişiliğini ve geleceğini düşünen bireyleriz. Benim hissettiklerim, uyguladıklarım ve kızıma mesaj listem ise şöyle; * Canım kızım geçen gün parkta çimenlerin üzerine düştün, kaldırmam için biraz

Bireyin dış dünyadan uzaklaşıp kendi iç dünyasına kapanması halidir. Otistik durumda olan çocuk çevresindekilere ve olup bitenlere ilgisizdir. İnsanlarla dolu bir odaya girse bile kendini yalnız hissedip ilişki kurmaktan çekinmektedir. Bütün otistik çocuklar, anne-babalarına ve diğer insanlara alışılmış ilişkiyi göstermezler. Bebekten, gülümseme ve ebeveyn kucak açtığında beklenen yaklaşmayı göstermede büyük eksiklik vardır. Anormal göz teması yaygın bir bulgudur. Otistik çocuklar, sıklıkla yaşamlarındaki çok önemli kişileri (ebeveyni, kardeş, öğretmen) tanıyor veya ayırt ediyor gibi gözükmezler. Yabancı ortamlarda kaldıklarında ve yalnız kaldıklarında ayrılık korkusu yaşamayabilirler. Otizmi tipik özelliklerinden birisi, konuşmanın gecikmesidir. Ayrıca otistik bireyde özgün konuşma bozuklukları olur. Konuşmalar da zamirlerin karıştırılmasına da (örneğin ben yerine o) sık rastlanır. Otistik çocuklar, sosyal çevrelerine ya da sosyal uyaranlara tepkisiz davranırken, cansız nesne